Okul Öncesi Çocuk Gelişimi Nasıl Takip Edilir?
Düzenli, uyumlu, sürekli ilerlemeyi ve değişmeyi ifade eden bir kavram olan gelişim; kişinin yaşamı boyunca geçirdiği süreçtir. Bireylerin göreceli olarak farklı özellikler göstererek, her bireyin yaş değişkenine göre belli bir gelişim evresine ulaştığı kabul edilmektedir. Gelişimin kritik dönemi olarak kabul edilen okul öncesi dönemde başta aileler olmak üzere birçok faktör sürekli ve kalıcı sonuçlara sebep olabilecek elverişli ve elverişsiz durumlar oluşturabilmektedir. Özellikle okul öncesi dönemde çocuğun sağlıklı bir kişilik yapısı geliştirmesi ve çevresiyle olumlu bir etkileşim kurabilmesinde, sosyal ve duygusal gelişim önemli rol oynamaktadır.
Okul Öncesi Çocuk Gelişiminde Gelişimi Etkileyen Ana Unsurlar
Okul Öncesi Dönemde Sosyal-Duygusal Gelişime Anne-Baba Davranışlarının Etkisi
Çocuğun ilk sosyal çevresi ailedir. İlk sosyal davranışları, çocuk aile bireyleri ile olan etkileşimi sonucunda kazanır. Ailede çocuğun aile içindeki yerini anne babanın ve diğer bireylerin çocukla olan etkileşimi belirler. Çocuğun sosyal kabul görebilmesi için aile çocuğa güven duygusu aşılar gerekli ortamı hazırlar. Etkili bir sosyalleşme kurumu olarak aile okul öncesi dönemde çocuğun yaşamında dikkat çeker. Çocuk model alacağı kişiler olarak da aile bireylerinden yararlanır. Ayrıca, okul öncesinde ailenin çocuğa sunduğu sosyal deneyimlerde etkilidir.
Aile çocuk için rehber konumunda olmalıdır; sosyal açıdan kabul edilen davranış biçimlerinin gelişimi aile tarafından desteklenir. Okul öncesi dönemde, çocukların kendilerine güvenen, bağımsız, yaratıcı, ve kendi haklarını korumasını bilen, başkalarıyla işbirliği ve dayanışma içerisine girebilen, kendisiyle ve çevresiyle barışık, dengeli ve uyumlu bir kişilik yapısı geliştirmelerinde anne babaların çocuklarının sosyal ve duygusal gelişimini desteklemeye yönelik davranışları; etkili olabilmektedir. Çocuğun sağlıklı bir kişilik yapısı sosyal ve duygusal gelişimle mümkündür.
Okul Öncesi Eğitimi Alan Çocuklar
Çocukların yaratıcı düşünme becerilerini incelemek amacıyla okul öncesi eğitim alan ve almayan çocuklarda yapılan araştırmada, yaratıcı düşünme puanlarının okul öncesi eğitimi alan çocukların okul öncesi eğitimi almamış çocukların puanlarından anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.
Yaratıcı düşünmede çocukların cinsiyetinin anlamlı etkisi olmadığı belirtilmiştir. Bu sonuçlar doğrultusunda aşağıdaki öneriler sunulabilir;
1. Yaratıcı düşünme becerilerine yönelik etkinliklere farklı yöntem ve teknikler kullanılarak okul öncesi eğitim programlarında çocukların yaratıcı bireyler olmaları sağlanabilir.
2. Ailelere bilgi verilerek çocukların yaratıcılıklarını destekleme konusunda aile katılımı sağlanabilir. Aile eğitimi toplantılarında sınıfta yapılan yaratıcı etkinlikler ile ilgili kayıtlar alınarak ailelerle paylaşılabilir.
3. Anne-baba ve çocuğun birlikte yaratıcı etkinlikler yapabileceği ortamların oluşturularak okul öncesi dönem çocuğuna sahip ailelerin ev ortamlarının düzenlenmesi sağlanabilir.
4. Seminerler, konferanslar yoluyla ev merkezli okul öncesi eğitim yaygınlaştırılabilir. Ev ortamında okul öncesi dönem çocuğunun desteklenmesi için aileleri çocuk gelişimi ve eğitimi konularında bilgilendirerek güçlendirilebilir.
Oyun
Oyun, insanlık tarihi kadar eski ve süregelen aktivitelerdendir. Eski ve köklü bir geçmişi olan oyun, insanın gelişimine etkisinin varlığı tespit edilmiş olup, fakat henüz kapsamlı bir şekilde açıklanmamıştır. Üzerinde birçok kuramlar oluşturulmuş, açıklama yapılmış olmasıyla birlikte oyun, bilimsel olarak araştırmaya gereksinimi olan ve üzerinde düşünülmesi gereken bir alandır. Oyun özellikle çocukla eşdeğer bir etkinlik olarak görülmektedir. Oyun üzerine yapılan bilimsel çalışma ve bulgular erken çocukluk alanıyla birlikte önemini artırmış.
Erken çocukluk dönemi çocuğun gelişim ve eğitiminde oyunun önemi çok büyüktür. Çocuk oyun ortamında yaşamı için gerekli olan birçok becerileri, davranışları, bilgileri öğrenmektedir. Oyun kavramı için birçok tanım yapılmıştır. Bunlardan bazıları:
– Çocuğun kendisini ifade etmesidir.
– Sonucu düşünülmeden yapılan hareketlerdir.
– Çocuğun kendi deneyimleri ile hiç kimsenin öğretemeyeceği konuları öğrenebilme yöntemidir.
– Çocuğun işidir.
– Oyun başlı başına bir uyumdur.
– Gerçek ile hayal arasında bir köprü kurmaktır
– Sosyal kuruluştur.
– Çocuğun iç dünyasını yansıtan bir aynadır.
– Çocuk için kişiliğinin gelişimini sağlayan en ideal bir ortamdır.
– Oyun son derece önemli bir araç olup, çocuğu yetişkin yaşamına hazırlamaktadır.
– Oyun, çocuğun ahlaki ve sosyal değerleri öğrendiği bir etkinliktir.
Oyun ile ilgili tanımlar çok olması oyunun önemini ortaya koymaktadır. Yaşamı öğrenme aracı olan oyun çocuk için büyük öneme sahiptir. Oyun etkinliğini gerçekleştirirken çocuk mutlu olmaktadır.
Çocuk büyürken bakım, sevgi, beslenme ne kadar önemli ve gerekli ise sağlıklı gelişmesi için oyun da o derece gereklidir.
Oyun; okul öncesi dönemde bulunan çocukların, fırsat buldukları her zaman (oyun saatlerinde, beden eğitimi faaliyetlerinde, arkadaşlarıyla veya tek başlarına ) eğlenmek ve öğrenmek, iyi zaman geçirmek için başvurdukları biricik etkinliktir. Çocuk oyunda duygusal tepkilerini ortaya koyarak, kendini tanıma fırsatı bulur. Bunun yanında çocuk kendini kontrol edebilme becerisini de kazanmaktadır. Çocuk oyunla öğrenmeyi öğrenir. Oyun çocuğun bütün gelişim alanlarını gelişim açısından etkilemektedir. Diğer insanlarla ilişki kurmada, çevreyi tanımada; çocuğa yardım eden oyunla çocuk sosyalIeşmektedir. Oyun çocuğu tanıma ve anlama ortamı sunan; çocuğun gelişim alanını etkilemekle kalmayan; aynı zamanda öğretmene, aileye vb. kişilere çocukla ilgili bilgi veren bir etkinliktir. Çocuklar kaygılarını, iç çatışmalarını, öfkelerini ve sıkıntılarını oyun içerisinde dışa vurarak ailede ya da çevrede karşılaştığı olumsuz durumları oyuna yansıtarak bu durumlardan duyduğu rahatsızlığı oyuna yansıtmaktadırlar. Çoğu zaman çocuk, yetişkin hayatına yönelik becerileri oyunda deneyerek arkadaş grubundan, aileden, , öğretmenden ve diğer yetişkinlerden gördükleri davranışları oyunda tekrarlayarak beceri haline getirmektedirler. Gelişimin bir parçası olan oyun, erken çocukluk döneminde oldukça önemlidir. Bu derece önemli olan bir etkinliğin iyi düzenlenmiş ve iyi planlanmış olması gerekir. Bu konuda çalışan öğretmenlere büyük görevler düşmektedir. Öğretmen kendisini bu alanda geliştirmesi gerekir. Öğretmenlerin iyi bir oyun arkadaşı, iyi bir oyun yöneticisi, iyi bir çevre düzenleyicisi, iyi bir oyun dağarcığına sahip olması, ve empati becerileri gelişmiş olması bu etkinliklerin amacına uygun gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.Erken çocukluk eğitiminin verimli ve nitelikli amacına uygun olması sağlanmalıdır. Ayrıca oyun çağımızın gelişen teknolojisinde, bu teknolojiyi kapsayan materyaller ve araç-gereçler kullanılarak oyun sunulmalıdır.
Çağımızın ihtiyaç duyduğu insan tipine ulaşmak erken çocukluk eğitiminin iyi bir şekilde verilmesinden başlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında oyun gerekliliği şüphesiz önem arz etmektedir.
Piaget, zihin gelişimini belirli dönemlere ayırdığı gibi, oyun gelişimini de çeşitli aşamalarla belli dönemlere ayırmıştır. Piaget, zihin gelişimi ile oyun arasında kuvvetli ilişki olduğunu vurgulayarak 3 belirgin döneme ayırmıştır.
Bunlar sırasıyla;
1. Duyu Motor Dönemde Alıştırmalı Oyun (0-2 yaş); çocukluğun ilk evresi olan fiziksel davranışlardır., 0-2 yaşlar arası dönem olup refleks davranışlar ağırlıktadır. Emme, bakma, elleri ağza götürme, elleri açıp kapama gibi duyu-motor gelişime bağlı oyun davranışları vardır ve bunlar tekrarlanmaktadır. Alıştırmalı oyunlara bu zaman diliminde öğrenilebilir.
2. Sembolik (Simgesel) Oyun Dönemi (2-7 ya da 2-11 yaş arası): Bu dönem çocuklarında zihinde canlandırma ve nesnelerle evren arasında ilişkiyi simgelendirme vardır. Çocuk gerçeklikte olan olayları oyunda oynar, fakat bu gerçeklik değişikliğe uğrar ve simgelemeye doğru gidilir. Oyun oynarken gerçek hayatta önemli olaylardan yararlanılır tamamıyla uyma zorunluluğu yoktur.
3. Kurallı Oyun Dönemi (11-12 yaş sonrası): Bu dönemde bi önceki döneme nispeten oyunlar kurallıdır. Ve oyun önemli olduğu gibi kuralları da önemlidir.
Zihin gelişimi ileri seviyede olduğu için bu dönemden sonraki (adölsan,yetişkinlik ve yaşlılık) dönemlerinde kurallı oyun özellikleri ileri seviyelerde devam etmektedir.
Yetişkinlikte satranç, spor oyunları, iskambil vb. Gelişimci görüşlerine göre oyun yaşa bağlı kalmaksızın; her yaşın uygunluğuna göre var olan bir etkinliktir. Oyun yaşam boyu süren gelişim ve öğrenme sürecidir.
Akran İlişkileri
Akran ilişkilerinin genel yapısı içerisinde okul öncesi dönemde çocukların bu dönemdeki etkileşimlerinde önemli faktörlerdendir. Akran ilişkilerinin net ifade edilmesi ve anlaşılması çocukların gelişimi açısından önem taşımaktadır.
Çeşitli gelişim öğeleri çocuğun sosyal ilişkilerini ve dolayısıyla akran ilişkilerini şekillendirmektedir. Okul öncesi dönemde bu ögeler çocuğun becerilerini geliştirmektedir.
Bu becerilerden birisi de konuşmadır. Çocukların bilgi almak, bir şeyler anlatmak, tartışmak gibi amaçlarla konuşma gerçekleşmektedir. Konuşma aynı zamanda çocukların akranlarıyla ilişkilerini geliştirir, akranları tarafından kabul edilmelerini arttırmaktadır
Okul öncesi dönemde yardımseverlik, işbirliği, nezaket..gibi olumlu sosyal davranışlar başlamaktadır. İlerleyen zamanlarda ilerleyerek gelişmektedir. Okul öncesi dönemdeki akran ilişkilerinin seyrini etkileyebilecek anlaşmazlık ve saldırganlık da değişkenler arasındadır. (Hay, Payne, & Chadwick, 2004).
Okul öncesi dönemde bu saldırganlıklar fiziksel olarak görülebildiği gibi dil gelişimi ile birlikte sözel saldırganlığa dönüşebilmektedir. Yine dil gelişimi ile birlikte sözel saldırganlıkların uzlaşılıp çözüm bulunması da sağlanabilmektedir. (Ladd, Kochenderfer-Ladd & Coleman, 1996).
Akran ilişkilerinin temel niteliklerine bakıldığında bu dönem çocuğu için onaylanmak çocuk gelişimi için önemli sosyal destektir. gerekli durumlarda akranlara yardım etme ve akranlardan gelen yardımı kabullenme ilişkileri geliştirmektedir. İlişkileri olumlu yönde etkileyen unsurlardan birtanesi de olumsuz duyguların uygun biçimde ifade edilmesidir. Çatışmalardan kaçınma, nezaket, ilişkileri olumlu yönde pekiştirirken akran ilişkileri açısından önem taşımaktadır (Ladd et. al., 1996).
Okul öncesi dönemde akranlarla geçirilen sürelerde yaş ilerledikçe artış görülmektedir (Eckerman, & Peterman, 2004; Erwin, 1993; Santrock, 2004).
Okul öncesi dönem, sosyal kabul adına çocukların akranlarıyla çeşitli etkileşimler içinde bulunduğu dönemdir.
Bu etkileşimler içinde kazanılan yeni iletişim becerileri oldukça önemlidir. Bu iletişim becerileri ilişkileri başlatacak, devamını sağlayacak ve uyumu, yakınlığı da beraberinde getirecektir.
İletişim becerileri gelişen çocuklarda akranlarla yaşanan sorunları çözmek için çaba görülmektedir. İletişim berisi gelişmesi davranışsal çözümlerinde üretilebilmesini kolaylaştırmaktadır(Hay, 2006). Okul öncesi dönemdeki olumlu akran ilişkileri, yıllar boyunca sosyal kabulü ve sosyal yeterliği etkileyebilmektedir (Walker, 2004). Okul öncesi dönemde tek fiziksel gelişim değil çocuğun zihinsel, sosyal ve duygusal olgunlaşma da sosyal davranışlarında farklılaşmaya sebep olmaktadır.